Ergenlik Dönemi ve Ergenlerle İletişim
Ergenlik, erkeklerde ve kızlarda farklı yaşlarda olmak üzere 11-21 yaş arasında çeşitli evrelerde görülür. Biyolojik, zihinsel, psikolojik ve sosyal değişimlerin gözlendiği bu süreçte ailelerin de davranışlarına dikkat etmesi gerekir.
Yazı
Ebru Nuray Aykaç
İSTEK Özel Kemal Atatürk Okulları
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü Başkanı
“Kimse beni anlamıyor?” “Ben çocuk değilim! Yeter artık anne! Ben büyüdüm! Ben biliyorum zaten! Bıktım bu kurallardan! Nefret ediyorum! Neden ben ya!” gibi sözleri duyuyorsanız siz de bir ergenin anne veya babasısınız demektir. Ergenlik, insan yaşamında değişimlerin en yoğun yaşandığı zor bir dönemdir. Bu dönem, biyolojik, psikolojik, zihinsel ve sosyal açıdan bir gelişme ve olgunlaşmanın yer aldığı, çocukluktan erişkinliğe geçiş sürecidir. Bu dönemde çoğunlukla ailelerin tahmininden de hızlı bir değişim yaşanır. Ailesi tarafından kabul gören, sevgi ve saygı duyulduğunu hissederek büyüyen ergenler, bu dönemi diğerlerine göre daha kolayca geçirebilir. Arkadaşlık gruplarında kabul edilmiş, sanat, spor alanlarıyla ilgili uğraşları olan ergenler de şanslıdır. Ancak bu süreçle başa çıkmak her aile için bu kadar kolay olmaz.
Ergenliğin başlaması ve devam etmesinde o kişiye bağlı pek çok faktör etkili olur. Irk, ailesel yatkınlık, iklim, beslenme biçimi (alınan kalori ve yağ miktarı, proteinin tipi), fiziksel ve ruhsal stres, psikiyatrik rahatsızlıklar ve çevresel uyaranlar, ergenliğin oluşma yaşını belirler. Ancak ergenlik dönemi genel olarak üç adımda ilerler. Erken (ön) ergenlik dönemi, kızlarda 11-15, erkeklerde 11,5-17 yaş aralığındayken, orta ergenlik dönemi, kızlarda 15-18, erkeklerde 17-19 yaş aralığında, geç ergenlik dönemi ise kızlarda 18-20, erkeklerde 19-21 yaş aralığındadır.
Biyolojik değişim
Kızlar ergenliğe, menstrasyon (adet görme), erkekler de meni üretimiyle girerler. Bu gelişimi yöneten ana hormonlar erkeklerde androjen, kızlarda ise östrojendir. Bu hormonlar aynı zamanda erkeklerde yüz, vücut ve pubik tüylerinin gelişmesine, ses kalınlaşmasına; kızlarda ise pubik ve vücut tüylerinin, göğüslerin büyümesine, kalçaların genişlemesine neden olur.
• Bu dönemde eller, ayaklar en önce ve hızla büyür (kas ağrıları ve halsizlik görülebilir).
• Genel olarak hem kızlar, hem de erkekler kendi bedenleriyle çok ilgilidirler. Ayna karşısında sürekli kendilerini inceler ve kendi gelişimlerini yaşıtlarıyla kıyaslarlar.
• Kendilerini beğenmez ve daha çok kusurlu yanlarına dikkat ederler. Bu da büyük bir üzüntü, mutsuzluk kaynağı olabilir.
• Bedensel yönden çocukların çok enerjik olduğu ve enerjilerini aktarmaları gereken bir dönemdir.
Zihinsel değişim
Çocukluk döneminin düşünce özelliği olan somut düşünme dönemini geride bırakarak yetişkinler gibi soyut düşünebilirler (Bu süreç ortalama 11-15 yaş arasında yaşanır).
Sosyal düşünce biçimi gelişir, düşünceyi sorgulama ve yönlendirmede artış görülür.
Ergenler eleştiriye açık değildir. Eleştirilmeye katlanamazlar. Başkalarına ise oldukça alaycı, eleştirel ve hatta kırıcı davranabilirler.
· Kendi doğrularını bulmaya çalışır ve bu konuda etrafındakilerle ters düşmeye razı olurlar.
· “Ben merkezci” düşünce biçimi, ergenlik döneminin tipik göstergelerinden biridir.
· Dünyaya kendileri açısından bakar ve tepki verirler (“Ben her şeyle başa çıkabilirim, bana bir şey olmaz”). Bu nedenle de yetişkinlerin ne hissettiğini anlayamazlar. Başkalarının duygularını anlama yeteneği 15 yaşından itibaren gelişmeye başlar. Ergenler bazı yaşantıların sadece kendilerine ait olduğunu düşünürler (“Anne, sen aşık olmanın ne demek olduğunu bilemezsin”). Ben merkezci düşünce özellikleri 11 yaşında başlar, 13-14 yaşlarında doruk noktasına ulaşır, 20-21 yaşlarında kaybolur.
Psikolojik Değişim
Fransız Pediatrist Françoise Dolto, ergenlerin yaşama alışmaya çalışan yeni doğan bebekler gibi hassas ve kırılgan oldukları verisinden yola çıkarak, onları kabuk değiştiren yengeçlere benzetmiştir. “Yengeçler kabuk değiştirdikleri dönemde zayıf ve savunmasızdır. Eğer bu dönemde yaralanırlarsa, bu yaranın izini tüm yaşamları boyunca taşır. Öyleyse ergenlik, bireyin oldukça zayıf ve duyarlı olduğu bir süreçtir” der Dolto.
Gerçekten de ergenlik döneminde duygusal dalgalanmalar en yüksek düzeyde yaşanır. Ergenler, bazen çok bencil, bazen aşırı fedakar; bazen çok yakın bazen de çok uzak olabilirler. Bir yandan otoriteye karşı hararetle direnirken, diğer yandan bağlandıkları bir kişiye sonuna kadar uyum gösterip boyun eğerler. Bazen iyimser, enerjik, istekli ve yorulmaz olmalarına karşın; bazen birdenbire içe kapanır, kötümser, umutsuz ve uyumsuz olabilirler.
Kişiliğin gelişimi ise, ergenlik döneminin en önemli gelişim görevidir. “Ben kimim? Nasıl bir yetişkin olacağım? Toplum içindeki yerim nedir? Hangi mesleği seçmeliyim? Politik, dini, cinsel tercihim ne?” gibi sorular sorarlar.
Ergen bu süreç boyunca, içinde bulunduğu çevre koşullarından, ailesinden, arkadaşlarından, öğretmenlerinden ve genel olarak toplumdan etkilenir. Kimliğini kazanması için ergenin başlangıçta bir yetişkin modele ihtiyacı vardır. Psikiyatrik sorunların ilk belirtilerini gördüğümüz dönem de “ergenlik” dönemidir.
Sosyal Değişim
Ergenlik döneminde bir bireyin yerine getirmesi gereken başka gelişim görevleri de vardır. Sosyal hayatını etkileyecek bu görevler şöyle sıralanabilir:
• Cinsel rolünü kabullenme ve bu role uygun davranış örüntüleri geliştirebilme.
• Duygusal bağımsızlığını kazanma ve kendisiyle ilgili önemli kararları kendi başına verebilme.
• Yaşıtlar arasında kabul görme ve arkadaşlık, işbirliği, liderlik yeteneklerini geliştirebilme.
• Çatışan değerleri uzlaştırma ve kendi yaşına özgü bir yaşam felsefesi geliştirebilme.
• Meslek seçimi için gerekli ön hazırlıkları yapma ve kendine en uygun olan mesleği seçebilme.
• Öz benliğine ulaşma ve bunu kabullenme.
Ergenliğe özgü gelişim görevlerinin zamanında yerine getirilmesi, kişinin çevresiyle uyumlu bir ilişki kurmasına, başarılamayan her gelişim görevi ise kişiliğin uyumunda bir soruna ve güvensizlik durumunun oluşmasına neden olacaktır.
Sağlıklı İletişimde Ailenin Rolü
Ailelerin çocuklarının ergenlik dönemini olumlu şekilde geçirebilmeleri için dikkat etmesi gereken bazı hassas noktalar var:
Ebeveynler için 5 anahtar cümle
"Seninle gurur duyuyorum.”
Özellikle kişisel bir hedefe ulaşmak için fazladan bir çaba harcamayı seçtiğinde; yaşıtlarının baskısının üstesinden gelip, kendi başına karar vermeyi seçtiğinde; yanlışlarından ders alıp tekrar deneme azmini gösterdiğinde; doğal yeteneklerini sonuna kadar kullandığında bu cümleyi kurmaktan kaçınmayın.
“Seni dinlemeye hazırım.”
Sadece bu sözü söylemekle kalmayıp yemek yapmayı, gazete okumayı, televizyon izlemeyi ya da başka şeyler düşünmeyi bırakarak çocuğumuzun söylediği şeylere dikkatimizi verelim.
“Seni anlamak istiyorum.”
Bir kanıya varmadan önce, ergen çocuğumuzun sözlerinin veya isteklerinin ardındaki gerekçeleri keşfetmek için zaman harcayın. Kendi ergenlik döneminizdeki hislerinizi anımsayarak empatiyle dinleyelim.
“Sana güveniyorum.”
Bazı konularda yapabilecekleriyle ilgili onlara güvendiğimizi bilmeye ve duymaya ihtiyaçları vardır.
“Seni seviyorum.”
Ergenlerin, sevginin iletildiğini ve gösterildiğini hissetmeye ihtiyaçları vardır. Tek başına sözler etkili olmayacaktır. Ergen çocuğumuzla zaman geçirmeye; balığa çıkmaya, birlikte alışverişe gitmeye, onu iyice dinlemek için ona zaman ayırmaya istekli olduğumuzun kanıtını da göstermemiz gerekir.
Özetle ona büyümesi için zaman verelim. Destek olalım. Sabırlı olalım.
Ergen için beş mesajın hepsi de önemlidir, ama en önemlisi “sevgi”dir.
Kaynakça:
“Beni Hiç Anlamıyorsun” Ergen Ruh Sağlığı, Doç.Dr. Koray Karabekiroğlu. Say yayınları,11.b. İstanbul, 2014.
“Ergenlik Psikolojisi”, Prof.Dr. Adnan Kulaksızoğlu. Remzi Kitabevi, 3.b. İstanbul, Ocak 2000.
“Ergenlik: Büyümenin ve Değişimin Anlamı”. TAPV. İstanbul.